31 Mart 2011 Perşembe

Kibriti önce Amasyalılar kullandı

  Bir dönemler insan hayatında en önemli üç şeyin tuz, gazyağı ve kibritin olduğunu eskiler hep dile getirmiştir. Bunlardan belki de en önemli olanı kibritti. Zira ısınmak için sobanın tutuşturulmasında, aydınlanmak için gaz lambası fitilinin yakılmasında veya yemek yapmak için ocağın ateşlenmesinde kibrit başroldeydi.
  Bugünler de bizler için önemsiz gibi görülen günlük yaşantımızın arasından çekilen gaz lambası ve kibrit evde kesinlikle bulunması gerekenlerden en önemli temel eşya niteliğindedir.
  Karanlıkta bile el yordamıyla bulunabilmeleri için, yeri hiç değiştirilmeyen kibrit kutusu. Evde kalmadığı zaman defalarca komşulara giden çocuklar veya komşulardan gelen çocuklar…
  Kibrit, öyle her istenildiği zaman her hânede bulunması mümkün olmayan zaman diliminde bir kutu kibrit en kıymetli ev ihtiyaç maddelerinden biri olmuştur.
   Yanan ocak ateşi, bir yakıldığı zaman günlerce söndürülmeden yanar vaziyette tutmak maharet isterdi.  Ona göre kor ateşin üzeri külle örtülür ve ertesi gün yeniden alev alması sağlanırdı.
  Yaşları ilerlemiş ve dünyanın zorluklarından tecrübe edinmiş olanlardan dinlediğimiz  Kibrit pahalı ve bulunması zor olduğundan, ateşi bütün gün ve gece yanık tutardık.” (1) cümleleri ne denli müşkülat içerisinde yaşam mücadelesi verildiğini göstermektedir.

Kibrit; en önemli buluşlardan biriydi
   İnsan hayatını önemli oranda etkileyen kibrit hakkında başvurduğumuz ansiklopedik bilgilerde Kibrit’i ilk defa 1827'de John Walker adlı bir İngiliz kimyacının bir tahta çubuğun ucunu çeşitli kimyasallarla kaplayıp kuruttuktan sonra, çubuğun herhangi bir yüzeye sürtülmesiyle ateşin ortaya çıktığı keşfettiğini öğreniyoruz. Kibritin ilk keşfinden yaklaşık 30 yıl sonra 1855'te İsveçli Johan Edvard Lundstrom ilk güvenlik kibritinin patentini almış.(2) 
  1862’de seri üretime geçilmiştir.  Dünyada ilk kibritin seri şekilde imal edildiği tarihlerde Amasya’da ipek ticareti ile meşgul olan İsveçli George Krug tarafından Osmanlı mülkünde kibrit fabrikası kurmak suretiyle imalata girmiştir.

Avrupa ile çağdaş üretim Amasya’da başladı.
   Bu konuda yazılmış makalelerde Türkiye’de kibrit imalatının yapılmadığı 1929 yılına kadar yurt dışından ithal edildiği hatta bizde “kibritin memlekete ithali, imali ve satışı inhisar (Tekel) altına alınmıştır” Ancak 1 Temmuz 1930 tarihinde bu tekel 25 yıllık bir süre için “The American Turkish İnvestement Cor-paration” adlı bir şirkete devredilmiştir.  Bu şirket fabrikasını başlangıçta Si-nop’ta kurmuşsa da daha sonra İstanbul Büyükdere’-ye taşımıştır.”(3) Oysa yabancı seyyahların notlarında Türkiye’de 1870’li yıllarda kibrit imal edebilmek için Amasya’da yine bir İsviçreli tarafından fabrika kurulduğu bilgilerine ulaşıyoruz.
    17 Temmuz 1879’da Amasya’ya gelen Henry Franshawe Tozer  yabancı seyyahların mutlak suretle uğrak yeri olan Bay George Krug’un evine misafir oldu. Tozer’in Amasya günlüğünde yer alan birkaç cümle yabancı sermayenin Amasya’da neler yapabildiğine ışık tutmaktadır. Henry Franshawe Tozer notlarında Amasya’da kibrit imali yapıldığına ait ilk bilgileri vermiştir.  “Bölgede ipek böceklerinin ölümünden dolayı ipek ticareti düşüşe uğrasa da, bu başarılı adamlar ticaretin diğer dallarında kendilerini ispatlamışlardır. Şu anda kurdukları işleriyse, kibrit ticaretidir.” Seyahatnamenin satırları arasına gizlenen ilginç bilgiden bir gerçek ortaya çıkmaktadır.
   1879’da Amasya’ya gelen Henry Franshawe Tozer’in notlarında; Amasya’da
Bay George Krug Amasya’da kimyasal yöntemle üretim yapan bir kibrit fabrikası açmıştı. Fakat ithal kibritlerin ucuzluğu karşısında rekabet edemedi. Kibrit fabrikasını un değirmenine dönüştürdü.bilgilerini de ilâve etmiştir.(4)
Abdizade, Kibrithane’den bahsediyor
   Amasya Tarihi’nin birinci cildinde Amasya hakkında verilen genel bilgilerde yer tarifleri yapan Abdizade Hüseyin Hüsameddin Efendi şehir merkezinde “Kibrithâne” den söz etmiştir.
  Ferhat Su Kanalı’nı konu ettiği ve kanalın geçtiği yerleri sıraladığı bölümde “Sevâdiye mahallelerini dolaşub Bâyezid Mahallesi‘nde vâki’ “Kibrithâne nin cenûbunda sona erer” şeklinde belirtmiştir.(5)
  Abdizade ayrıca; “Ayvasıl Bağları ve  “Lokman Dağını tarif ettiği kısımda da “Savâkça Mahallesi arkasından Kibrithâne önüne kadar iner” diye kaydetmiş.
Kibrit Fabrikası kurma fikri
  İsveçli George Krug’un muhtemelle Amasya’ya ipek ticareti için gelen tüccarların yönlendirmesiyle yine yurttaşı Johan Edvard Lundstrom tarafından geliştirilen kibrit imalatının formüllerini almıştır.  Böylece “Küçük Asya” da ilk kibrit imalatının önünü açmıştır.
Kibrithane’nin yeri
  Krug’un kurduğu Kibrithane  “Bizans İmparatoru Fokas’ın Amasya’da Pirefektos olarak hayli zaman oturmuş ve “Kıral sarâyı” diye meşhûr olan bir büyük bir binâ yaptırmıştı. İşte binanın kalıntılarının bulunduğu geniş alanda fabrikasını kurmuştu. (6)

DİPNOTLAR:
(1) - Margaret Ajemian Ahnert; Amasya’nın Dikenleri, Belge Yayınları İstanbul 2009, sh. 28
(2) -  Tunca Varış; “Küçük kutuda büyük kudret KİBRİT”,  Tombak, Antika Kültürü Koleksiyon ve Sanat Dergisi 1995, sayı 6, s. 58
(3) -Tunca Varış; a.g.e.
(4)-Ali Tuzcu, Seyahatnamelerde Amasya, Amasya Belediyesi Kültür Yay. 2007, s. 259
(5)-Abdizade Hüseyin Hüsameddin Efendi, Amasya Tarihi, Amasya Belediyesi Kültür Yay. 1986, c.1,
(6)-Abdizade , a.g.e.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder