Amasyalı patatesi ilk defa 1885’te yedi
"Patato,denilen mahsul ki
yerelması gibi bir şeydir"
Büyük bir Türk dostu olan Lord Smith “Ne zaman patates yesem hayranı olduğum Fatih, Kanuni gibi padişahların Amerika’nın keşfinden sonra eski dünyaya gelen bu lezzeti bir kez bile tadamamış olmasına üzülürüm” dediği patates, 1850 yılında Rusya'dan Kafkasya yolu ile Türkiye 'ye girmiş ve ilk olarak Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesi yaylalarında yetiştirilmiştir. Ülkemizde patatesin ilk defa 1876 yılında Adapazarı ovasında yetiştirildiğini bildirmektedir. Patatesin, Adapazarı bölgesinde yetiştirilmesinde Bursa valisi Ahmet Vefik Paşa'nın büyük rolü olmuştur.
Amasyalının patates ile tanışması ise Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa zamanında (1882-1885) oldu. Patates ekimi teşvik edildi. Halil Rıfat Paşa patates ekiminin daha yaygın hale getirilmesi için nahiye müdürlerine tembihnâme yayınlamıştı. Paşa’nın 5 numaralı tembihnamesinde patatesin nasıl bir mahsul olduğunu tarif etmiş ve bunu yerel halkın daha iyi anlayabileceği için onu yerelmasına benzetmiştir.
“Patato, denilen mahsul ki yerelması gibi bir şeydir. Bu mahsul insanda, hayvanda ekmek yerini tutar; çok yerlerde halk bununla gıdalanırlar ve bu mahsul yağmur yağmasa yine olur. Maazallah bir memlekete çekirge düşse ve ekinleri yese, patatese zarar edemez. Hâsılı bu mahsul fukara için pek faydalıdır.
Hangi köylerde ekilir ise, her hane kendi idaresine yetecek kadar, bundan sonra mevsiminde patates ekecektir. Ekmeyen ahalîye ve ektirmeyen müdürlere, hükümet tembihini dinlemeyenler hakkında ceza icra olunacaktır” Fakat patates, toprak kokan bir ürün olduğu için köylüler tarafından fazla ilgi görmemiş, ancak daha sonra 15 yıl süreyle öşürden muaf tutulmak suretiyle bölgeye yayılmasına çalışılmıştı. Bugün ise bölgemizde 7 çeşit patates ziraatı yapılmaktadır.
Önceleri beğenilmeyen “fakir yiyeceği” diye isimlendirilen patates zamanla o kadar sevildi ki patatesli yiyeceklerin çeşidi bollaştırıldı.
Amasyalının patates ile tanışması ise Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa zamanında (1882-1885) oldu. Patates ekimi teşvik edildi. Halil Rıfat Paşa patates ekiminin daha yaygın hale getirilmesi için nahiye müdürlerine tembihnâme yayınlamıştı. Paşa’nın 5 numaralı tembihnamesinde patatesin nasıl bir mahsul olduğunu tarif etmiş ve bunu yerel halkın daha iyi anlayabileceği için onu yerelmasına benzetmiştir.
“Patato, denilen mahsul ki yerelması gibi bir şeydir. Bu mahsul insanda, hayvanda ekmek yerini tutar; çok yerlerde halk bununla gıdalanırlar ve bu mahsul yağmur yağmasa yine olur. Maazallah bir memlekete çekirge düşse ve ekinleri yese, patatese zarar edemez. Hâsılı bu mahsul fukara için pek faydalıdır.
Hangi köylerde ekilir ise, her hane kendi idaresine yetecek kadar, bundan sonra mevsiminde patates ekecektir. Ekmeyen ahalîye ve ektirmeyen müdürlere, hükümet tembihini dinlemeyenler hakkında ceza icra olunacaktır” Fakat patates, toprak kokan bir ürün olduğu için köylüler tarafından fazla ilgi görmemiş, ancak daha sonra 15 yıl süreyle öşürden muaf tutulmak suretiyle bölgeye yayılmasına çalışılmıştı. Bugün ise bölgemizde 7 çeşit patates ziraatı yapılmaktadır.
Önceleri beğenilmeyen “fakir yiyeceği” diye isimlendirilen patates zamanla o kadar sevildi ki patatesli yiyeceklerin çeşidi bollaştırıldı.