Bu
da bizim “Deli Yunus”
Âşık Yunus İNCEKULAK
Yazdığı şiirleri dikkatleri üzerine çeken
kimileri tarafından “deli” kimileri tarafından da divan
sahibi bir “Hak aşığı”dır. Kendisinin isimlendirmesiyle “Çoban
Yunus”
1899’da Amasya Merkez Oluz (Toklucak)
Köyü’nde bir kız kardeşi ile ikiz doğdu. Henüz 6 yaşındayken annesini
kaybetti. Kendisini o zamanlar 12 yaşında
olan ablası büyüttü. Ablasının tarifi ile “yüzü kaşık kadar” çelimsiz bir
çocuktu. Delikanlılık dönemine kadar hastalıklar boğuştu.(1)
Amasya’ya gelip Saraçhane Camii yanındaki
medresede eğitim aldı.
1919 yılının buhranlı dönemlerinde
askerliğini Batum civarında yaptı. Daha sonra da batı cephesindeki 5.Kafkas
Fırkası emrinde Sakarya, Dumlupınar savaşlarına katıldı. Gazi oldu. (2)
Yakınlarının kendisinden dinledikleri savaş
hatıralarında Yunan Generali Trikopis’i nasıl esir aldıklarını 9 Eylül 1922’de
İzmir’e ilk giren askerlerden olduğunu aynı heyecan içinde anlattığı
aktarılmıştır.
Askerlik dönüşünde köyünde çiftçiliğe devam etti. Bol ürün aldı ve maddi
yönden köyün zenginleri arasında sayıldı.
Oluz’da ilk modern tarım araçlarını
kullananlardandı. Zenginliğini soranlara “çalışmaktan ziyade evine gelen ağzı dualı
birini ağırladıktan sonra” kavuştuğunu söylemiştir.
“Hâk aşığı” olarak tanınan Yunus
İncekulak, hakkında araştırmalar yapan öğretmen
Ahmet Çelik’in tespitlerinde 1936 yılının Mayıs ayında “Yüce Allah’ın kendisine sunduğunu
bir nur ile aşkına düşüp, kendisinin toplumun yadırgadığı âni değişiklikler
oldu. Bu yüce sevgi ile yanıp tutuştu.”(3) değerlendirilmesi
yapılmıştır.
Sen çağırdın ben geldim, aç kapını Ya
Rabbena!
Aşk nedir bilmez idim. Sevdaya saldın
sen beni.
Kıl mürüvvet ver icazet, kabul eyle
kapuna.”
“Deli Yunus”
Bundan sonra yazdığı şiirleri Allah sevgisi,
kulun acizliği, insan sevgisini işlemiştir. Elinde kalem kâğıt, durmadan
Allah’a olan aşkını yazmış, söylemiş. Oluz Köyü’nün arazilerinde ovasında,
bozkırında, deresinde velhasıl her yerinde dile getirmiştir. Hak kelâmını halka
sunmakta kendi tâbiri ile “Kükremiş bir dev gibiydi” Evde kahvede, tarlada
nereyi uygun bulduysa orada secdeye kapanıp saatlerce secdede kaldığı olmuş,
gözlerinin kan çanağına döndüğü görülmüştür. Bu bakımdan halk “Deli
Yunus” adını takmıştır.(4)
Bu durumu tam yedi yıl sürmüştür. Bu “delilik”
süresini kendisi şu dörtlükle ifade etmişti;
“Otuz altı eyyamında
Kırk Şubat On ikide
Kırk üç Teşrinisani’de
Hitam buldu tarihimiz”
1944 yılında babasını, 1948’de eşini kaybetti.
1949 yılında ikinci evliliğini yaptı.
1968
yılında hayatını kaybetti.
Yunus İncekulak’ın gerek kağıtlara yazdığı
ve gerekse hafızasındaki 507 muamması 1955 yılında daktilo edilip “Ulu
Divan” (5) adı ile bir defterde toplandı. 1983’te Öğretmen
Ahmet Çelik tarafından 509 muamma halinde ikinci defa daktilo edilerek çoğaltıldı.
Şiirlerinde çoğu zaman “Çoban”
veya “Başçoban” mahlasını kullanmıştır.(6)
Şiirlerinden
birkaç örnek:
“Amasya’dır vilayetim
Oluz Köyü’dür merkezim
İncekulaktır mahlasım
Kalınlarla pazarım yoktur”
Ölçüsüz gayet geniş
Zerre yok yokuş iniş
Düş, yürü HAK’la tanış
Sarp yolu gayrilerin.
Bunların hepsi ALLAH’a
Gider diye aldanma
Kır ve bayır dolanma
Kestirme Muhammed’i
“Çoban Yunus” olarak
anılan Yunus İncekulak (Fotoğraflar Ahmet Çelik’ten alınmıştır.)
(1)-
Süleyman BABACAN; Şairler ve Şiirler; Dün Bugün Yarın Amasya Aylık Mahalli
Dergi, 1985, Sayı;2-3, sh.12
(2)-
Ölümünden sonra MSB tarafından oğlu Ali İncekulak’a Gazilik Madalya ve beratı
verilmiştir.
(3)-Hak
Aşığı “Çoban Yunus” hakkında bilgi toplayan ve “Ulu Divan”ın bir kopyasını
elinde bulunduran Ahmet ÇELİK’in sözlü anlatımlarından
(Ahmet
ÇELİK’in anlatımlarından)
(4)-
BABACAN, a.g.d.
(5)-“Ulu
Divan”ın birçok kopyalarının mevcut olduğu zaman zaman basına yansıyan
haberlerden anlaşılmaktadır. Çorum Haber Gazetesi’nin 4 Mayıs 2016 tarihli
baskısında okuyucularına verdiği haberde Ortaköylü Halk Şairi Murat Köymen’in
elinde 500 sayfalık “Ulu Divan”ın bir kopyasının bulunduğu kaydedilmiştir.
(6)-
Süleyman BABACAN; Şairler ve Şiirler; Dün Bugün Yarın Amasya Aylık Mahalli
Dergi, 1985, Sayı;2-3, sh.12-13