18 Ağustos 2011 Perşembe

Amasya’da ramazan geleneği


 Osman Fevzi Olcay;İftar zamanı gelince orucu bozmak için bir top atılır ki, bu topun sesi Amasya’nın Ziyere Mahallesi’ne kadar gider, onlarda topun sesinden yararlanırlardı” der hâtıralarında

Ramazan ayı gündüz oruçların tutulduğu geceleri de teravih namazlarının kılınmasıyla ibadetlerin yapıldığı kadar tatlı hâtıranın yaşandığı ve eskiye özlem duyulduğu bir ay olarak hâtırlara gelmektedir. İşte bu hatıralardan bazılarını yazıya geçiren Osman Fevzi Olcay’ın defterinden derlediğimiz  “Amasya’da eski ramazanlar”
  Amasya tarihi üzerine yaptığı araştırmaları ile tanınan Osman Fevzi Olcay “Amasya Hatıraları” Bildiklerim, Gördüklerim, İşittiklerim ile Amasya” adını verdiği çalışmasında “Amasya’nın Geleneklerinden Ramazan Hayatı” bölüm başlığı altında yaşadığı dönemlerde Amasya’da Ramazan hayatını hatıralarına dayanarak anlatmıştır.
Gönüllere neş’e veren mübarek ay
   “Her İslam ülkesinde Ramazan-ı Şerif ayını karşılamak üzere çeşitli gelenekler bulunduğunda şüphe yoktur. Amasya halkı da bu kutsi ve mübarek ayın şanı şerefine uygun olarak bu hazırlığı Şaban ayının on beşinden sonra yapmaya başlar. Her sınıf insan kendi maddi varlığı nispetinde hazırlanır. Yufka ve erişte yapmak en başta gelen geleneklerdendir.
   Bu işler hazırlanırken komşularımız birbirleriyle yardımlaşmak suretiyle en güzel insanlık örneğini gösterirler. Çünkü yufka ve erişte gibi işler çok külfetli işler olduğundan yardımlaşmayı gerektirir. Bundan sonra Ramazan hazırlığı olarak reçeller yapılır, pirinçler ayıklanıp temizlendikten sonra yerlerine güzelce istiflenir. Evler temizlenip çamaşırlar yıkanır, banyo yapılır. Velhasıl gönüllere neşe veren bu mübarek aya hoş geldin denirdi.
Cami ve evlerde mukabele okunurdu
  Ramazan-ı şerif’in birinci günü ikindi namazından sonra İslam dünyasının her yerinde olduğu gibi camilerde tertip edilen mukabele dediğimiz Kuran-ı Kerim okuma usulü hafızlar tarafından her gün bir cüz yani yirmi sayfa olarak okunurdu. Mukabele evlerde de okutturulurdu.
Amasya Kalesinde oyun havaları çalınır, toplar atılır
  Amasya’nın Harşena Kalesi dediğimiz kalede her gün ikindi namazından sonra davul ve kırnata eşliğinde oyun havaları çalınırdı. Bu iftar zamanına kadar devam ederdi. 
   İftar zamanı gelince orucu bozmak için bir top atılır ki, bu topun sesi Amasya’nın Ziyere Mahallesine (Ziyaret Kasabası) kadar gider ve oranın halkı da bu topun sesinden yararlanarak oruçlarını bozarlardı. Yine imsak vaktinden önce aynı kalede kırnata eşliğinde davul çalınarak halkı sahura uyandırıp hazırlık yapmaları sağlanırdı. İmsak vaktine kadar kalede bekleyen topçu imsak topunu attıktan sonra işini bitirir fenerini yakıp kaleden şehre inerdi.

Her akşam bir evde toplanırdık
Amasya da her akşam bir arkadaşın evinde toplanıp oturmak ve tatlı sohbetlerle vakit geçirmekte geleneklerimizden biriydi. Ramazan-ı şerif kış mevsimine tesadüf ettiği zaman evlerde toplanır; yaz mevsimine geldiği zaman da Yeşilırmak kenarında bulunan Bahçeleriçi mevkiine giderek genellikle zamanımızı bağ evlerinde geçirirdik. Aramızda yaptığımız yemek listesine göre evlerimizden türlüler, zeytinyağlı patlıcan dolmaları, sini su börekleri, pehlil ve diğer nefis yemekler ortaya gelirdi. Bu arada semaverler yanar, çaylar yavaş yavaş
demini alırdı. Lüks lambalarını yakarak topun sesine kulağımızı verir, top patlar patlamaz orucumuzu bozar, yemekleri yemeye başlardık. Yemekler yeninceye kadarda çaylar demini almış olur, çaylar içilir, tiryakiler sigaralarını yakarak tiryakiliğin verdiği gerginliği atmaya çalışırlardı.
Sahur yemeğine kadar devam eden ev sohbetleri
   Yeşilırmak’ın sakin sakin akıp giden suyunun üzerindeki dolapların nağmeleri, bir taraftan kuşların gece yarısına kadar ötüşleri ve arkadaşlarımız arasında sesi sedası iyi olanların coşarak, adeta kuşlarla yarışırcasına, gazeller, natı şerifler okumaları gayet hoş vakit geçirmemizi sağlardı. Bu toplantılar bazen sahur yemeğine kadar devam eder, sahur yemeğini yedikten sonra evlere dönülürdü.
Fakirlere bedava pide dağıtılırdı
   Mehmetpaşa Camii’nin Yeşilırmak tarafındaki birinci odanın yanı başında ekmek haneyle birde fırın vardır. Banisi bu medreseyi yaptırırken bu içtimai yardımı da ihmal etmemiştir. Bu fırında bilhassa Ramazanı şerif aylarında, bir ay boyunca pideler yapılır ve memleket halkına, mahallenin fakir halkına ve hayır hizmetine dağıtılırdı.
Ramazan geceleri üstadın semaveri devamlı yanar, çaylar demlenir
  Sözleşme Memuru Abdülaziz Efendi, Sofular Mahallesi halkından olup saygıdeğer bir zattı.     Ramazan geceleri üstadın semaveri devamlı yanar, çaylar demlenir ve bunun yanı sıra Ramazana mahsus nefis cevizli çörekler sofraya konulur, çaylarla beraber yenilirdi. Sırayla evimizden getirdiğimiz türlü yemeklerle üstadın sofrasında iftarımızı yapardık. Hayatımızda bu kadar neşeli Ramazan hayatı geçirmek özellikle bu güzel memleketimize özel bir adet olmuştu.



--Osman Fevzi Olcay; “Amasya Hatıraları” Bildiklerim, Gördüklerim, İşittiklerim ile Amasya” Günümüz Türkçesine çeviri Turan Böcekci, Amasya Belediyesi Kültür Yayınları, 2009




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder