21 Ağustos 2011 Pazar

Ramazan Topumuz


Ramazan Topu üzerine Çeşitlemeler:
    Ramazan topunun geleneksel atışları yüzyılları aşkın zamandır devam etmektedir. Bunca senedir yerine getirilen bu geleneksel atışlar sırasında geçtiğimiz yüzyıl içinde aksamalar olup olmadığını bilemiyoruz ancak yakın tarihimiz içerisinde basına aksedenlerden edindiğimiz bilgilere ve şahit olduğumuz hadiselere göre ilginç olaylar yaşandı. Yakın tarihin geçmişi arasına sıkışan hadiselerden derlediğimiz bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ziya Paşa'nın hâtırası

   1864-1866 yılları arasında Amasya’da mutasarrıflık yapan ünlü şair Ziya Paşa, Amasya’da birçok imar faaliyetlerinde bulunmuştu. Bu faaliyetleri arasında Amasya kalesinde de birtakım yeni düzenlemelere girdi. Bu düzenlemeler sırasında kalede bulunan çok sayıdaki eski topları biri hariç bırakılarak diğerlerini kaldırttı.
    Her ramazan ayında iftar ve sahur vakitlerinin duyurulması maksadı ile Dizdar ağaları “Kale Muhafızı” odasında ayrı bir düzenleme yaptırıp top arabasını koydurtarak top atışlarını yapacak bir kişiyi vazifelendirdi.  Bu vazifeli aynı zamanda dini bayramlar öncesinde arife günü ve bayram sabahında da önden doldurmalı topu ateşleyerek halkın manevi coşkusuna katkıda bulunmuştur.
   Ziya Paşa’dan önce Ramazan ayına mahsus olarak kaleden top atışlarının yapıldığına dair bazı seyyahların notlarına tesadüf ediyoruz. Ancak bilinen ve kayıtlarda rastlanan 1865 yılından bu tarafa Mutasarrıf Ziya Paşa’nın vazifelendirilmesiyle başlayan bu gelenek günümüze kadar süre gelmiştir.
Topçunun parmakları yanmıştı
  Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinden aldığım bir belgede 1892 yılında Ramazan Topunu kullanan işçinin kazaya uğrdığı yönünde bilgiler verilmişti. Bu belgeye göre;  Ramazan ayı boyunca ve dini bayramlarda Amasya Kalesi’nden top atmakla vazifelendirilen Mehmed adındaki kişi 1892 yılı Kurban Bayramı sabahında da topu ateşlemesi sırasında gerek ihmalkârlığı ve gerekse tedbirsizlik sonucunda parmaklarını yakmış ve iş göremez duruma düşmüştü. Yapılan tahkikat sonucunda topu atmakla vazifelendirilen Mehmed’e ailesinin geçimini temin için 22 Aralık 1892’de maaş bağlanmıştı. 
Ramazan topunun azizliği
   Fitil erken sönünce: Amasya Kalesi’nden her ramazan ayı boyunca Müslümanların sahur ve iftar vaktini haber veren top atışları zaman zaman bazı aksaklılara da sebep olmuştu. 16 Ocak 1997’de iftar vakti sırasında ateşlenen fitil baruta kadar ulaşamayıp sönünce top atışı gerçekleştirilememişti. Oruçlarını açmak için iftar sofrasında bekleyen Amasyalılar yıllardır alışık oldukları sesi duyamamanın şaşkınlığını yaşamışlardı.
Ramazan topuna barut bulunamadı
  1998 yılında Ramazan topu atışının yapılması için gerekli olan barut Belediye tarafından temin edilemeyince bu gelenek yerine getirilememişti. Top atışları yerine getirilemeyince Belediye yetkilileri çareyi havai fişek atmakta buldular.
  Top atışlarının yapılabilmesi için gerekli olan 75 kilo barutun temin edilememesini o sene içerisinde  Kırıkkale Silah Fabrikası’nda meydana gelen patlamalarla barut stoklarının da havaya uçmasına bağlamışlardı.  Ramazan boyunca top atışlarının yerini tutması için iftar ve sahur vaktinde 100 adet havai fişek kullanılmıştı.
Top arabasının tekerlerini bile yaktılar.
   1994 yılında ramazan topunun muhafaza edildiği kule içerisine giren bazı sorumsuz kişi ya da kişiler tarafından tarihi top arabasının ahşap tekerleri yerinden sökülmüş ve yakılmıştı.
  Sorumsuzların, tarihe saygısızlıkları neticesinde tarihi hatıra olan top arabasının ahşap tekerleri Belediye tarafından yeniden yapılmış ve eski görüntüsüne kavuşturuldu.
“Bir defasında çakmağı unutmuşum (Hocam, sen ezanı oku, sen ezanı oku !) diye bağırdım.”
  Ramazan topunu ateşleyen Seyfettin Gökçe yıllardır topu ateşlemesine karşılık bir defasında çakmağı evde unutmuştu. Yedek olarak top arabasının yanına bıraktığı çakmağın da yerinde olmadığını görünce olanlar oldu. İftar vaktinde topu ateşleyemedi. Sultan Bayezid Camii müezzininin ezanı okumak için top atışını beklediğini bildiğinden dışarı çıkıp bir taraftan zıplayarak el kol hareketi yapıp bir taraftan da camiye doğru var gücüyle bağırmıştı  
“- Hocam sen ezanı oku, sen ezanı oku !”

1 yorum:

  1. Tarihin o mükemmel yolunda bize ışık tutan Hüseyin Menç kardeşimize teşekkür ederim..

    Amasyalı Abdullah KAYA

    YanıtlaSil