18 Ağustos 2011 Perşembe


   Öve öve bitiremediğimiz Amasya, bizler için “yaşanacak şehir” olduysa, birkaç günlüğüne veya hafta sonu tatillerinde taş döşeli avlusundan geçerek tahta merdivenlerle çıkılan bir konakta kaldıktan sonra “çok güzel” diyerek huzur bulmanın ötesinde bir de “masalımsı, sakin ve romantik şehir” diyenlerin varlığı bir kenara, resmivazifelilerin, siyasi suçluların, rejime karşı mazarrat hareketler içinde bulunanların veya bulunma ihtimali olması gerekçesi Amasya’ya “zorunlu ikâmete” gönderilenlerin sürgün yeri de olmuştur.
Padişah emri ile sürgüne gönderilenler arasında beyler, paşalar olduğu kadar padişah canpâresi evladını bile devlet otoritesini oturtmak kastı ile sürgüne gönderir gibi vazifelendirilenler de olmuştur. "Zorunlu ikâmet" diye isimlendirilen bu sürgüne tâbi tutulanların bakışları nasıldı acaba?. Ruh yapıları hangi zirvenin fırtınalarında üşüyordu?

Şehzadeye sürgün yolu görününce…
   Bir dönem Kanuni Sultan Süleyman’ın genç şehzadelerinden Bayezid, bu topraklara adım atmamak için direnmelerine rağmen “Emir yüksek yerden geldi” düsturu ile istemeye istemeye “Sancakbeyi” olarak beraberinde binlerce askerle gönderilmişti. Zorunlu ikâmet gibi zoraki görev… Netice; Şehzade Bayezid Amasyalıyı değil, Amasya’yı sevmemiş. Ağabeyi Şehzade Mustafa’nın babası tarafından boğdurulmadan önce son görev yeri olmasından dolayı uğursuz saymış. Saydığı gibi de olmuştur. Şehzade Bayezid ağabeyi Şehzade Mustafa’nın akıbetinden kurtulamamıştır.

Şirvanizade Mehmed Rüştü Paşa
   Amasyalı olan Şirvanizade Mehmed Rüştü Paşa çalışkanlığı ile önemli mevkilere yükselmiş, Dahiliye ve Maliye Nazırı (Bakan) olan Paşa, 1871’de Mahmud Nedim Paşa’nın sadrazamlığa getirilmesinden sonra memleketi Amasya’ya sürgün edildi ve devlet işlerinden uzaklaştırıldı. Amasya’da kaldığı süre içerisinde mümkün olduğu kadar siyasi işlerden uzak durdu.
  Bir müddet sonra Sultan Abdul Aziz Han’ın affına mazhar olarak İstanbul’a davet edilip 16 Nisan 1873 de Sadrazam yapılmıştı.

Ziya Paşa
Türk Edebiyatı’nda önemli bir yere sahip olan Ziya Paşa Abdülaziz Han’ın Üçüncü Katipliğini yaptığı sırada dönemin aydınlarıyla birlikte girdiği siyasi mücadelenin ardından 1864’de Amasya’ya mutasarrıf yapılmış ve İstanbul’dan uzaklaştırılmıştı. 1864 yılının son aylarında Amasya’ya gelen Ziya Paşa 1866 yılı sonuna kadar Mutasarrıflık yapmış ve harap durumdaki şehri mamur hale getirmek için insan üstü gayretlere girmişti.
 
Mâbeyn Başkâtibi Atıf Bey
Sultan Abdulaziz Han döneminin sonunda Mutasarrıf olarak Amasya'ya atanan Mâbeyn Başkâtibi Atıf Bey, saraydan uzaklaştırılarak sürgün edilenlere eklenmiştir. 1879'dan 1883 yılına kadar yaklaşık 5 yıl Amasya'da mutasarrıflık yaptı.
 
Giriftzen Asım Bey
II.Abdülhamid’e Ayân azası Mûşir Fuat Paşa hakkında bazı ihbar ve şikayetler gönderilmesi Mûşir Fuat Paşa’nın sürgüne edilmesine yol açtı. Giriftzen Asım Bey’de bu sürgün edilenlerin arasında yer aldı ve 1883 yılında Amasya’ya sürgün edildi. Giriftzen Asım Bey sanat muhitinde buldu kendini. Sanatındaki tecrübe ve kabiliyetini Amasyalılara aşıladı.

Mehmed Kemal Bey
Sultan İkinci Abdulhamid zamanında Mehmed Kemal Bey “Jön Türkler/Genç Türkler” faaliyetleri içinde bulunmasından dolayı İstanbul’dan uzaklaştırılıp Amasya’ya mutasarrıflık vazifesiyle tayin edildi. Amasya’ya bir nevi sürgün edildi ve 1898-1900 yılları arasında iki yıl zorunlu görev yaptı.
Amasya’ya sürgün edilmesinin şokunu atlatır atlatmaz şehirde imar çalışmalarına hız vermişti.
1899’da Amasya’ya gelen Seyyah Ernst Von Der Nahmer’in Mehmed Kemal Bey’in çalışmalarından övgü ile söz etmiştir.

 Sürgünlerden kazanan Amasya oldu
Şahısların hayrına olup olmadığını bilemeyiz ama, yüzyıllardır yaşanan Amasya’ya sürgün edilmelerin Amasya’nın hayrına olduğu bir gerçektir. İmarlaşmada, ekonomik gelişmelere yol açacak projelerin uygulamaya konulması, kültür hayatında yeni atılımların ortaya çıkması hep bu sürgünlerin olumlu sonuçlarıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder