12 Mart 2011 Cumartesi

Kanuni Sultan Süleyman Avusturya sefirini Amasya’da 35 gün bekletti.

  1553 yılında Avusturya üzerine yeni bir seferin açılmasını önlemek için Avusturya İmparatoru Ferdinand, Osmanlı ile arasında barışı bozmuş Erdel’i istila etmişti. Osmanlı ve Avusturya resmen harp haline girmişlerdi. Türklerde âdet olduğu üzere, bir devlet ile harp haline girilince o devletin sefiri derhal Yedikule’ye hapsedilirdi. Avusturya sefiri Maluezzi’de  bu geleneğe uyularak hapse atıldı. Yerine Avusturya’dan yeni sefir Baron Ogier Ghislam de Busbek, çıkma ihtimali yüksek olan savaşı durdurmak kastı ile görüşmelerde bulunmak üzere İstanbul’a gönderilmişti.
   25 Ağustos 1553’te İstanbul’a gelen Avusturya Sefiri Baron Ogier Ghislam de Busbeck, 27 Ağustos’ ta bir heyet halinde huzura kabul edilmiş ve kısa bir görüşme yapabilme imkânı bulmuşsa da Padişah fazla yüz vermemiş, ertesi gün de İran Seferi’ne çıkmıştı.
Avusturya endişeli
    Kanuni Sultan Süleyman Han’ın İran seferinde büyük bir zafer kazanarak dönüşe geçti.  Kışı geçirmek üzere 30 Ekim 1554’te Amasya’ya geldi. Ordunun sefer sonrasında İstanbul’a gelmeyip, Amasya’da kışlaması ileride batı üzerine bir sefer düzenlenebileceği endişesini taşıyan Avusturya İmparatoru, İstanbul’daki Sefir Busbek’in Amasya’ya giderek barış görüşmelerinde bulunmasını istedi. 
Avusturya Sefiri Amasya’da
  Sefir Baron Busbek, maharetli bir politikacı olan Antuvan Vrinçi, Tuna Donanma Kumandanı Fransuva Zay’dan kurulu heyet 30 günlük zorlu bir yolculuktan sonra 7 Nisan 1555’te Amasya’ya ulaştılar. Fakat Kanuni Sultan Süleyman Han, sefirleri hemen kabul etmedi. Bu arada sefirler Amasya’da psikolojik etki altında tutuldular ve küçümsendiler.  Gecekondu sayılabilecek ahşap evlerde misafir edildiler. Sefirlerin Padişah ile görüşebilmeleri ancak 35 gün sonra gerçekleşti. Busbek ve sefaret heyeti bu arada Sadrazam Ahmed Paşa, Ali Paşa ve Beylerbeyi Mehmet Paşa’yı ziyaret edebilmişlerdi.
Sefire Türk kıyafetleri giydirildi
   Amasya’da bekletilen sefirler nihayet huzura kabul edilecekleri bildirildiği vakit aradan tam 35 gün geçmişti. Padişah ile görüşebilmelerin öncelikli şarlarından olarak Türk kıyafetlerini giyecekler ve daha sonra huzura kabul edileceklerdi. 27 Mayıs’ta padişah tarafından Avusturya Sefiri Busbek’in şahsına ait olmak üzere içi kadife astarla kaplı altın işlemeli kadife bir kaftan ile yeşil ipek astarlı ve altın sırmalarla işlenmiş bir ceket ve ayrıca 10 bin akçe gönderdi. Bunlardan ayrı olarak sefirin hizmetkârlarından beşi için dar ve uzun ipek hırka ve diğer hizmetkarların her birine bir adet ipek elbise yollandı. 28 Mayıs’ta Busbek, kendisine hediye edilen kaftanı giyerek saraya gitti. (1)
  Busbek bu görüşmeyi şöyle anlatıyor.
“Sultan Süleyman alçak bir taht üzerine oturmuştu.  Yüksekliği bir kadem kadardı. Üzerine nâdide halılar, gayet nefis işlemeli yastıklar konulmuştu. Yayı ve okları yanında duru yordu. Yüzü gülmüyordu. Çehresinde huşunet vardı. Biz sultanın bulunduğu yere gittiğimiz zaman bizi huzura mabeyinciler çıkarmışlardı. Bunlar silahlarımızı aldılar. Sultanın elini kemâl-i tâzimle öptükten sonra geri geri arkamızı kendilerine çevirmeden duvara kadar çekildik.  Nutkumu dinledi, fakat beklemediği sözleri söylemiş olacağım ki, yüzün de bir küçümseme ifadesi belirdi., Ağzından sadece “güzel, güzel” sözleri çıktı. Daha sonra çıkmamıza izin verildi. Huzurda iken, büyük bir kalabalık dikkatimi çekti. Birçok vilayetin beylerbeyi, Sultana hediyelerle gelmişlerdi. Bunlardan başka sultanın bütün maiyeti orada idi.” (2)
    Süleyman’ın bende bıraktığı izlenimi şöyle anlatayım; Süleyman artık yaşlandığını hesaba katacak durumdadır. Fakat yine de görünüşü, hal ve hareketlerindeki onurluluk, gerçekten bu muazzam imparatorluğun hükümdarı olan bir adama yakışmaktadır.”
Sadece 6 aylık barış
   28 Mayıs 1555’te Beyler Sarayı’nda Kanuni Sultan Süleyman’ın kabul ettiği heyet, Osmanlı ile Avusturya arasında vuku bulan anlaşmazlıklara son noktayı koydu. Avusturya Sefiri Busbek Osmanlı ile sadece 6 aylık bir sulh yapabildi. Daha fazla görüşme imkanı yakalayabilmek için Amasya’da bekledilerse de bunda başarılı olamadılar, 2 Haziran 1555’te Amasya’dan ayrıldılar.



(1)-Hans Dernschwam :İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, Kültür Bakanlığı / 885, sh.292
(2)-Busbecq : Kanuni Devrinde Bir Sefirin Hatıratı (Türk Mektupları), Serdengeçti Neşriyat İstanbul Matbaası –Ankara. Sh.42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder