24 Şubat 2011 Perşembe

Güzellik ve letâfeti kendisinde toplamış bir mevkii; Çakallar

  1914 yılından önce yabancı bir fotoğrafçı tarafından çekilen ve sonradan renklendirilen fotoğrafın detayında Çakallar mevkii

  Amasya’nın güneyinde yaklaşık 200 m. kadar yükselen tepedir. Hemen arkasında Ferhat Dağı yer almaktadır. Osmanlı döneminde şehzade ve sultanların avlak mevkileridir. Ayrıca şehzade ve Amasyalı bazı paşaların yazlık köşkleri bulunduğu yerdir.
    Bazı zamanlarda sevimsiz ve yırtıcı hayvan olan “çakal” ile karıştırılmaktadır. Halbuki “Çakal” kelimesi değişik anlamlarda kullanılsa da bu mevkie adını veren Çakalzâde sülâlesi olmuştur. “Çakallar” ismi “Çakal Kadı” diye meşhur olan Bedreddin Mahmud Çelebi’nin sülâlesinden ileri gelmektedir.

Çakallar isminin kaynağı;
   Çakallar mevkiinin doğu tarafları Padişah Kanuni Sultan Süleyman’a miras yoluyla kaldığından padişahın oğlu Şehzade Mustafa Amasya’ya vali olarak atandığı zaman burada bir yazlık yaptırmış ve bir müddet oturmuştur. Bu esnada meşhur alimlerden Seyrek Muhyiddin Efendi, arkasından Merzifonlu Hayrettin Hızır Efendi ve ondan sonra da, Sûrûri Efendi, Sultan Mustafa’nın eğitimi hizmetinde bulunmuşlardır. Ayrıca Hamdî, Zamanî gibi şâirler, Rustem Beyzâde Gonca Geyvân, Lâle Beyzâde Menekşe Ahmed ve Gazi Beyzâde Çiğdem Ahmed Beyler ile Çakalzâde Gül Sinan Çelebi gibi büyük zatlar onun hoş vakit geçirmesini sağlamışlardır. Bunlardan Gonca Geyvân, Çiğdem Ali, Çakalzâde Lâle Ali Çelebi, Gül Çelebi ve lalası Hamza Bey’e, Şehzade Mustafa bire parça bağ hediye etmiş ve mülkiyetlerine geçirmiştir. Halen “Hamzadüzü” denilen yerin Lala Hamza Bey’e, “Goncalık” diye bilinen Hamzadüzü’nün doğu tarafındaki yerlerin de Gonca Bey’e verilen yerler olduğu anlaşılıyor.
   1560’ta Kanuni Sultan Süleyman’ın Şehzadesi Bayezid Amasya Valisi iken Kara Mustafa Paşa’nın tuzaklarıyla ahirete göç etmesi üzerine şehzadenin av mahallinin tamamı satılmıştır. Büyük bir kısmı Çakalzâde Gül Sinan ve Lâle Ali Çelebilere isabet etmiştir. Daha sonra Lâle Ali Çelebi’nin hissesi torunu Lâlezâde Mehmed Çelebi’ye ondan da Sinan Çelebi’ye intikâl etmiştir.
  Çakalzadelerin bir mülkü durumuna ulaşmıştır. Bundan dolayı “Çakaloğulları Bağları” denildi. Zamanla halk arasında “Çakallar” ifadesi ile meşhur oldu.

Amasya’nın suyu Çakallar’dan
   Çakallar Mevkiinden şehir halkının yıllarca ihtiyaç duyduğu içme suyu karşılanmıştır. “Kayapaşa Suyu”, “Üçler Suyu” ve “Acemali Suyu” bu önemli kaynaklardandır.

Fotoğraf: Foto ÖZDEN 
Buradan Amasya’nın seyrine doyum olmaz
  Amasya Tarihi yazarı merhum Hüseyin Hüsameddin Efendi bu mevkii tanıtırken “Çakallar diye meşhur latif bir gül bahçesidir. Havası gayet sağlam ve her tarafı sanki güzel bir bağdır.
  Çakallar mevkii, Allah’ın yarattığı gibi, el değmemiştir, fakat manzarası göz çeker;iç taksimatı düzensizdir, fakat görünüşü gönül alır. Her bağının içinde yüksek bir köşk, bir veya iki yerinde gayet gür ve devamlı akan su her suyun kenarında lâtif bir çimenlik, her köşkün önünde bir gül bahçesi vardır. Çakallar bahar günlerinin fevkalâde güzelliğini ortaya serilince kırmızı güller, siyah benekli lâleleri ile güzellerin yanaklarına benzer. Güllerinin tebessüm eden manzarasını, lâlelerinin ferahlık veren intizamını seyr eden zevk sahibi kişilerin nazarında Çakallar, kırmızı güllere  bürünmüş bir bahar gelini gibidir.” şeklinde tanımlamıştır.
 Çakallar mevkii bugün o güzelliğini yine taşımaktadır. Amasya’nın en güzel manzarası buradan seyredilir. Teneke semaverlerde demlenen tavşan kanı sıcak çaylar burada bir başka tat ile içilir.

Yazar ve şairlere ilham kaynağı
Çakallar’dan Amasya’yı seyretmek insana bir başka huzur vermektedir. Yazar ve şairlere ilham kaynağı olmaktadır. Meşhur şair, Ebu’t-Tayyib el-Mütebennî, methettiği Halep Hükümdarı, Seyfüddevle-i Hamadânî ile, 953 yılında Amasya’yı ziyaret etmişti. Amasya’yı bugünkü Çakallar mevkiinden seyrettiği zaman, Seyfüddevle’yi, Amasya’yı fethetmiş olmasından dolayı methetmiştir. Seyrine doyamadığı Amasya için şöyle demiştir;Amasya, insanı, seyriyle şâd ve mes’ûd edecek her güzellik ve letâfeti kendisinde toplamış büyük bir beldedir ki, burada istediğine kavuşmak için tereddüd ve telâş eden her tâlip, her türlü maksadına kavuşur. İsteklerine ulaşır. Elde ettiğini kaybederek üzülmez..  Amasya, önünde geniş çevresi olan eve benzemektedir. Bu evin her tarafı yüksek birer dağdır ki, her yüksek tarafın birer ufku vardır. Her ufkun, yüksek tarafı, ay parçası gibi sivridir.”

Zamanımızın şairlerinin dizelerinde
  Zamanımızın şairlerinden hemşehrimiz Harun YÖRGÜÇ gurbette Amasya özlemi ile yanıp tutuştuğu vakit yazdığı şiirinde Çakallar’dan şehri seyretmeyi özlediğini dile getirmişti.

“Çakallar’dan kuşbakışı bakarız
Pir İlyas’a tam yedi mum yakarız
Mart dokuzu biz Kırklar’a çıkarız
Gidip Amasya’ya düğün edelim.”
dizeleriyle özlemlerini mısralara dökmüştür.

Bahattin Karakoç’un şiirinden
   Zamanımızın usta şairlerinden Bahattin Karakoç, 21 Temmuz 1996’da Amasya’ya yaptığı ziyaretlerinde Öğretmen Şair Özkan Yalçın ile birlikte Çakallar’dan Amasya’yı seyrettiği vakit “damıttığı” şiirinde şu duygularını aktarmıştı;

Dünyayla tartılsam ağır basardım,
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.
Gönlümü hep bulutlara sardım
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Sesini duymaya koşup gelmişim
Gelip bu vadiye mihman olmuşum
Seni görüp hülyalara dalmışım
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Köprünün üstünden baktım dağlara
Kanatlarım değdi yitik çağlara
Selam olsun ölülere sağlara
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Ferhat’la Şirin’e zulm edenler
Sırlarını alıp gitmiş gidenler
Ağıt yakarlar dile gelse düdenler
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Çınarlar yüzünü öpmeye sarmış
Kirliler koynuna girmeye korkmuş
Çoruh, sana göre züğürt bir arkmış
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Krallara mezar olmuş kayalar
Aynalı Mağra vakti mayalar
Yolda ceylan gibi seker yaylalar
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Çakallar Tepesi’nde seyrana çıktım
Bir sırrı çözmeye bin duvar yıktım
Doyam diye baktım daha açıktım
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Burmalı Minare bir aşık resmidir
Beş vakit sütüyle yürek emzirir
Bildiği tek söz var o da ALLAH bir !
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Oğlanlar sarayı, Kızlar Sarayı
Şanlı devirlerle açmış arayı
Ben giderim, sen beklersin burayı
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Keşke yaşasaydı şehzadelerin
Hep sana aksaydı kanımla terim
Her köşede seni arıyor gözüm
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Razıyım kıyında söğüt olmaya
Destinde kalemle kağıt olmaya
Uğrunda ölen bir yiğit olmaya
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Sultanlar yok artık, takvim gamlanır
En güzel rüyalar sende demlenir
Göz sende yıkanır, sende dinlenir
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Söyle bir kuş var mı, boş yere öten?
Sığ yerin yok, çağlak değilsin neden ?
Sus sabret demiş sana öğreten
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Tan ışır, uyanır burada tüm kuşlar
Aşkı, zikre bağlar ağlar ve taşlar
O çıralı gözler, yay gibi kaşlar
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Gece de gündüz de cennet Amasya
Külfet değil gerçek rahmet Amasya
Padişah tuğralı gerçek Amasya
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Konaklar, camiler birer şahaser
Her yerde bir kültür çığlığı eser
İki çınar var ki, hala gülümser
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Nice dağlar geçtik, nice nehirler
Nice şehirler gördük, nice köyler
Gelip burada dost oldu cem şairler
Yeşilırmak benden sevdalısın sen.

Burada tanıdım has bir şairi(*)
Burada damıttım ben bu şiiri
KARAKOÇ der sana, ırmaklar piri
Yeşilırmak benden sevdalısın sen

                 Bahattin Karakoç

              21.07.1996 Amasya (Saat.08.25) 

(*) – Burada tanıdığı ve kısa sürede dost oldukları şair,  Öğretmen Özkan YALÇIN’dır.
İsim üzerinde yanlış anlaşılmalar
  “Çakallar Mevkii” zaman zaman yanlış anlaşılmalara yol açmıştır. Amasya turizmine ve Amasya’nın tarihsel geçmişine uygun olmuyor gerekçesi ile 1998 yılında Belediye tarafından isim değişikliğine gidildiyse de “Tarihi yer isimlerinin değiştirilmesinden doğabilecek tereddütler” ortaya konuldu. Zamanın Belediye Başkanı Hüseyin BAŞ tarafından bu uygulamadan vaz geçildi ve tarihi ismi korundu.


4 yorum:

  1. Çakallar'dan İner Vermiş Kömürü

    Çakallar'dan iner de Vermiş kömürü
    Mevla'm versin Nafiye'me ömürü
    Anama da babama da versin gafil ölümü

    Aman da beyim gezdir beni dolaştır
    Ben yangınam Nafiye'me ulaştır
    Nafiye'min bakışları ilaçtır

    Çakallar'dan kesmişler de üzümü
    Bana göster Nafiye'min yüzünü
    Karar verdim almam artık sözümü

    Aman da beyim gezdir beni dolaştır
    Ben yangınam Nafiye'me ulaştır
    Nafiye'min bakışları ilaçtır


    Abdullah Çakırer
    Amasya
    VAROL BULUT

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Great words Varol. Thank you.
      All the Best,
      Kamran

      Sil
  2. ÇAKALLARA DERLEMELER

    Çakallar'dan inerim,
    Güzelleri süzerim,
    O güzel benim olmazsa,
    Mezarımı eşerim.
    -----------------------
    Çakallara çıkarken
    Üçlere uğradım.
    Üç mum yakmazsam,
    Üç gece ağlarım.
    -----------------------
    Çakallara çıktın mı,
    Mor çiğdemleri gördün mü,
    Hamzadüzü'nden su çıkar
    İnsanı dünyadan keser.
    --------------------------
    Çakallarda Hamzadüzü
    Ah şu güzelin gülüşü,
    Anan seni bana vermezse,
    Hamzadüzünü son görüşü.
    ---------------------------
    Çakallar'da kesmişler üzümü
    Mevlam göster Kiraz'ımın o gül yüzünü,
    Eğer görmezsem Hamzadüzünü,
    Mevlam kör etsin o kara gözünü.
    ---------------------------------
    Karakaya cennete değer,
    Çakallar da güzelim gezer,
    o güzeli görmezsem.
    Hamzadüzü neye benzer.
    ---------------------------------
    Çakallar dan çıktım Lokman'a,
    Hastayım Lokmanım bir bak bana,
    Sırr-ı ölümsüzlüğü buldun dediler.
    Bi çare Lokman Hekimim.
    Seni hergün Çakallar dan seyr-ü sefa ederim.
    ------------------------------------
    Çakallar'dan tuttum Lokman yolunu,
    Kana kana içtim Lokman suyunu,
    Değiştim o çırkâf huyumu,
    Eğer adam olmazsam,
    Bir daha içerim Lokman Suyunu.
    ----------------------------------
    Cennet gibidir sûy-ı cenûbunda Çakallar.
    Gûya ki beşikdir, Yed-i Kudret anı sallar,
    Meşâta-i eyyam-ı bahâr vechini aller,
    Bir la'le döner nâzıra, ruhsâr-ı Amasya.[1]

    [1]Amasya Tarihi Yazarımız Abdizade Hüseyin Hüsameddin Efendi. Diğer maniler ve sözler bana aittir.

    VAROL BULUT

    YanıtlaSil
  3. Çakallar; her bağının içinde yüksek bir köşk, bir veya iki yerinde, gayet gür ve devamlı akan su, her suyun kenarında latif bir çimenlik, her köşkün önünde bir gül bahçesi vardır. Bu haliyle, (Cennâtün tecri min tahtihe'l-enhâr)[1] ayet-i kerimesindeki vasıflara layık, gönlü dinlendiren bir bahçedir.

    [1] "Altlarından ırmaklar akan cennet bahçeleri." Bu ibare Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde geçmektedir.

    Kaynak: Amasya Tarihi Yazarımız Abdizade Hüseyin Hüsameddin Efendi.
    Varol BULUT

    YanıtlaSil